the other one

  1. öteki
bir kalemi ötekiyle dengelemek Verb
sökün etmek Verb
bir ucundan diğerine
bir aşırı uçtan ötekine geçmek Verb
bir kapıdan girip ötekinden çıkmak Verb
bir kulağından girip öbüründen çıkmak Verb
bir kulağından girip ötekinden çıkmak Verb
bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak Verb
yaptığına pişman olmak, pişmanlık/nedamet duymak.
You'll grin on the other side of your face if you
have to pay for the damage you did.
bir başkasının menfaatine kendi hayatını sigorta ettirmek Verb
bir başkası menfaatine kendi hayatını sigorta ettirmek Verb
Ha bu, ha öteki; ikisi de aynı, farketmez; ha Ali kel, ha kel Ali.
bir taraftan … , öbür taraftan da …
içten içe
biri veya öbürü.
one or the other of us: içimizden biri.
bir muhasebe kalemini bir başkasına mahsup etmek Verb
biri ötekini engellemez
üst üste oturuyoruz
bir planı bir başkasıyla karşılaştırmak Verb